30 Kasım 2008 Pazar

Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu - Pierre Clastres

Merhabalar.
öncelikle hepinize teşekkür etmek istiyorum, ödevime yardımcı olmak adına Clastres'e ilişkin bir okumayı kabul ettiğiniz için. Bildiğiniz gibi ilk toplantımız bir istisna olarak benim bir sunumum ile açılacak. Bununla beraber aslında bir istisna daha yapılabilir. Seçmiş olduğum metnin kolay bir okuma sağlamadığının farkındayım, en çok da çeviri problemleri yüzünden. Bu nedenle okumanın size bir külfet yaratmasını istemiyorum. Örneğin "Marksist ve Antropolojileri" başlıklı makale, aslında çok önemli olabilecekken oldukça sıkıcı ve "düzeysiz"dir :) Ki okursanız eğer düzeysiz derken ne kastettiğim anlaşılır. Bu nedenle, hem sizi bunaltmamak adına yapacağınız okumalara bir yön vermek istedim.

Öncelikle Clastres'in savı kısaca "devlete karşı toplum"dur, incelemiş olduğu yerli toplumları, bölünmemek adına, sınıflı bir toplumun oluşmasına karşı olarak, siyasi iktidarı tek bir kişiye vermekten kaçınırlar. Devletsiz toplumlardır, ancak Engels'in iddia ettiği gibi, devlet mekanizmasını oluşturamadıklarından dolayı siyaset-dışı da değillerdir. Tam tersine, siyasal iktidar, tamamen toplumun üzerinde kalmıştır. Benim başlıca sorunsalım, bu kadar eşitlik vurgusu yapan ilkellerde, kadın ve erkek arasında eşitlik söz konusu mudur? Ya da siyasi iktidarın cinsiyeti ve söylemi eril midir? Okumaları bu sorunsal çerçevesinde yapabiliriz ve Clastres'ı bu noktadan tartışabiliriz. Bunun yanında, "Şiddetin Arkeolojisi: İlkel Toplumlarda Savaş" makalesi bana oldukça sorun çıkaran bir makale, bu makaleyi özellikle okumanızı istiyorum ve bunun üzerine fikirlerinizi paylaşmanızı istiyorum. Clastres'ın da söylediği gibi, ilkel toplumlar şiddetli toplumlardır. Aslında Clastres'ın bize çizmiş olduğu resim, Hobbes'un "doğal ortam"ından çok da farklı değil. Ama Hobbes buradan yola çıkarak, "peki toplum neden bölündü veya sınıflı toplumlara neden geçildi" sorusuna, korku ve buna bağlı olarak güvenlik ihtiyacı cevabını verir. Hobbes'da aslında insanlar bir korkudan kaçmak için başka bir korkunun boyunduruğuna girerler ve sosyal sözleşmenin meşruiyeti de buradan gelir denebilir. Clastres ise kesintinin nedenini "kötü bir rastlantı" olarak açıklamakta. Ama yola çıkmış olduğu ortam, pek de farklı değil. Şiddeti nasıl bir yere koyar Clastres? Bu makaleye özellikle değinmem, bu soruya cevap aradığımdan. Bunun dışında şu sorular üzerinde de bir çalışma gerçekleştirilebilir. Evet, ilkel toplumlar şiddetli toplumlardır. Bu şiddeti de aslında erkek üretir. Bu nokta bizi ataerkilliğe bağlar mı? Neden toplumlar şiddetlidir? Bu savaşın arkasında büyük bir kimlik ihtiyacı (belki de sadece erkek için) var mıdır? Sadece "Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu" na bağlı kalarak bu sorulara bir cevap vermeye çalışmamız tabii ki mümkün değil. Ancak bu noktalar üzerinde düşünüp, ilk toplantımızda tartışmaya açmak güzel olabilir, aynı zamanda benim için de yararlı olacaktır:)

Bunun dışında, "İlkel Toplumlarda İktidar Sorunu", "Güney Amerika Yerlilerinin Mitleri ve Ayinleri" adlı makalelere bir öncelik verebilirsiniz. Ama daha önceden belirttiğim gibi, sizi bunaltmak istemiyorum, sıkıldığınız yerde bırakabilirsiniz:) Sonuçta, bu ilk okuma çalışması hem içerik bakımından hem de yapılış biçimi bakımından, gelecek çalışmalardan farklı.
Peki, kolay gelsin:)

03.12.2008
Pierre Clastres'in belki de en önemli makalesi, "Devlete Karşı Toplum", seçmiş olduğumuz kitabın içinde yer almamakta. Dileyen, aşağıda vermiş olduğum linkten, bu makalaye ulaşabilir.
http://yabanil.net/?p=214#more-214

Clastres'ın oldukça açıklayıcı bulduğum bir röportajı aşağıda linktedir. Dileyen buraya da bir göz atabilir:)
http://www.bgst.org/keab/pc20080420.asp

11.12.2008
Bu makale, kitabın içinde yer almakta, kitabı bulamayan arkadaşlar makaleye buradan ulaşabilirler.
http://yabanil.net/?p=107#more-107

17.12.2008
Merhabalar,
Son olarak Pierre Clastres'e ilişkin bir makaleyi sizinle paylaşmak istedim. İlginizi çekeceğini düşündüm çünkü burada yazar Pierre Clastres ile Cemal Bali Akal'ı da karşılaştırmakta...
http://ahmetec.com/cember.pdf

Merhaba ve iyi ki doğdun Sürçülisan


Taze yazar olarak Sürçülisan Güncesi'ne iyi ki doğdun demek istiyorum. Nice toplantılara :)

İlk Buluşma

30 Kasım 2008 Pazar 11:00 Ortaköy

Gündelik hayatımızı özensiz ve sığ muhabbetlerle doldurduğumuzu anladığımızda, hayatımıza daha anlamlı bir şeyler eklemek istedik. Düşündük, taşındık ve dostlarla biraraya gelip bir okuma atölyesi kurmaya karar verdik.

İlk buluşmamızda uzun tartışmalar sonunda atölyemizin adını "Sürçülisan" koyduk.

Bundan sonra iki haftada bir toplanacağız.

Toplantılarımızda her hafta birimiz "Kaptan" olarak tartışmaya yön verecek.

İlk kitabımız Orkun'un seçmiş olduğu Pierre Clastres'in "Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu" isimli eseri olacak.

Ve ikinci toplantımız 14 Aralık 2008 Pazar günü 15:00'te Asmalımescit Beyoğlu'nda yapılacak.

Şimdilik bu kadar...

Gelecek toplantılarda görüşmek üzere...