11 Mayıs 2009 Pazartesi

Yusuf el-Esad de Medici

7.Atölye
10.05.2009 Bostancı


Herhalde bu başlık size Afrikalı Leo'nun karmaşık kimliğini anlatmak için yeterli olur. Romanı bitirdiğimde Leo'ya, yani Hasan'a kızgındım. Bu ne vurdumduymazlık diyordum, çoluğunu çocuğunu bırak maceradan maceraya sürüklen! Olacak iş mi demiştim kendi kendime. Ama toplantı sırasında damla sakızlı Türk kahvelerimizi yudumlarken Hasan'ın özgürlüğünü kıskandığım için ona kızmış olabileceğimi düşündüm. Kervanlar, maceralar, şehirler, dinler, diller, aşklar... Öyle olmasını istese de hiçbir şey onun değildi ya da belki de her şey onundu. Her kadını ilk kez aşık olmuş gibi seviyordu, her şehri benimseyebiliyordu, tüm diller ve dinler onundu. Sanırım bunun için biraz kıskandım onu; çünkü çok özgürdü. Onun özgürlüğünü insanların kafalarındaki kalıplar değil, yalnızca doğa ve işgaller kısıtlıyordu. Hatta o bile kısıtlayamıyordu çünkü Hasan başına gelen her şeyi büyük bir tevekkülle benimsiyordu. Başına gelen hiçbir şeye kızmıyordu. Herhalde beni kızdıran onun bu dinginliğiydi.

Toplantıda bize ilginç gelen diğer bir konu ise köleliğin tüm toplumlar tarafından koşulsuz benimsenmesiydi. Köleliği her an herkesin başına gelebilecek bir olay gibi görüyorlar diye düşündük. Öyle ki bir gün zengin bir tüccar iken ertesi gün yaşadığın şehir işgal edilebiliyor ve tüm ailenle birlikte köle olabiliyorsun.

Fakat şüphesiz mülkiyet duygusunun zayıflığı idi bizi etkileyen. Ne şehirlerin ne evlerin ne de çocuklarının kendilerine ait olmadıklarının farkındalar. Bu da onları bizden özgür kılıyor. Her şeye baştan başlama gücü veriyor onlara. Eşyalara ve kişilere bu kadar bağlı olmadıkları için kayıplarına ağlamak yerine hayata baştan başlıyorlar. Hasan bir gecede tüm varsıllığını kaybediyor ama ağzından umutsuzluğa dair bir söz çıkmıyor. Kader ve talih eski insanların en iyi dostlarıymış sanırım, onları bir gecede beş parasız bırakabilirken yine bir gecede üç nesillerine yetecek kadar mülk kazandırabiliyor.

Ama bu insanlar kaderin ve talihin rüzgarında yaprak gibi savrulmaya hazır, oysa bizler dallarımıza tutunmak ve kopmamak için ne çok çaba sarfediyoruz!

0 yorum:

Yorum Gönder